Terlemiş gözlerle seyre dalmak istiyorum dünyayı. Yüreğimin sıcaklığının normalin üzerine çıkmasını ve gözlerimin, yüreğimin o bunaltıcı sıcaklığından dolayı sırılsıklam terlemesini istiyorum... Soğuk bir kentin (İstanbul mesela) ücre bir köşesindeki cılız bir ataş olarak idame ettirmesin yaşamını! Daha da harlansın... Bir çocuğun gözyaşlarına ağlasın, insanların hayvanî dürtülerinin kurbanı olmalarına ağlasın, öfke nöbeti geçirenlerin öfke nöbeti geçirmelerine ağlasın; soğuk kalplere ağlasın, donuk kalplere ağlasın, kırık kalplere de ağlasın... İnsanların bunca olan zayıflıklarına hayıflansın da bir tas teri de onun hatırına döksün isterim... En çok da korkunç insanoğlunun ta yüreğindeki o "kendini\hayatını imha etme" butonuna da, kişioğlunun bundan haberdar olmasına da ayrı ayrı terlesin isterim gözlerimin... Asıl büyük vah ki onadır çünkü ... 

Kah (şiddeti, ruhumun derinliğiyle doğru orantılı olmak üzere) bir nükleer bombaya çevirip patlatmak ve kainatı tepetaklak etmek, kah bir klozete sıçmak isterim bu uğursuz ruhumu güpegündüz!.. 

Çok şey isterim istemesine de; sadece nefes alıyorum, nefes veriyorum... 

Nefes al, nefes ver... 

Nefes al, nefes ver...

Al, ver...

Al, verme!..

Ver, ama alma!..

Ne halin varsa öl...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şeytanla Savaşma Zorunluluğu

Yalnızlık Tiradı

SIÇMANIN FELSEFESI