Benim büyük bir bilge olmaktan, büyük bir aydınlanma yaşamaktan, yüksek bir farkındalığa ermekten başka şansım yok bu hayatta sağlam kalabilmem için. Çünkü benim en kuvvetli hasımım içimdeki şeytandır. Ve yalnızca ona üstün olarak ondan korunabilirim. Eğer onunla ölümüne bir muharebeye girmez, etimin lime lime olmasını, kanımın oluk oluk akmasını göze almamı sağlayacak bir cesareti kendime zırh gibi kuşanmaz ve bu muharebeden muzaffer çıkmaz isem, benim, ölümünü sessizce ve boyun eğerek karşılayan bir kurbanlık koyundan hiçbir farkım kalmayacak. Ben şeytan ile savaşmayı bırakınca O da benimle savaşmayı bırakmayacak (çünkü onda bulunmayan tek şeyin adıdır merhamet.). Artık savaş diye nitelendirilen şey, bir meydan dayağına ve linç girişimine dönüşecek ve kanımın son damlasına kadar da durmayacak bu işkence. Bu savaş, ben direniyorum diye savaştır. Keza savaş denilen bu şey, esasında bir direniş destanıdır. Ve yenildiğimde değil, direnmekten vazgeçtiğimde mağlup olmuş olacağım...
Yalnızlığım, ah benim uslanmaz ıssızlığım.. Neden bu kadar vahşisin, neden bunca akıllanmaz?! Tenhalığının kaynağını kurutmak mümkün değil mi? Bu koskoca evrende, bu milyarlarca insan yığınının arasında olmama rağmen nasıl oluyor da bunca ırak, bunca tanrıtanımaz edebiliyorsun beni?... Sen benim ecelimsin, hayatımın kaynağı sendedir. Bencilsin sen, sadece senin olayım istiyorsun. Yanımdan yöremde hiçbir silüetin olmasına müsaade etmiyorsun! Gaddar, isyankar ve de vurdumduymazsın sen... En nefret ettiğin şeydir mutluluğum, benim saf, katıksız ve de masum mutluluğum. Hani düşman olsa, hani kalbi taştan olsa, hani kafir olsa yine bir sokak hayvanına merhamet eder ya elin vahşisi; işte sen ondan betersin! Tek istediğin benim, sadece ben. Benden başka kimseyi yaklaştırmıyorsun bile yörene ve yöreme. Tek amacın kendim olmam, kirletilmemiş olmam, katıksız olmam. Neymiş, kitap yazacakmışım, kendimi bulacakmışım; hadi oradan! Palavra bunlar efendim palavra! Sadede gel. Sen, düşmanımsın b...
"Büyük fikirler, ya koşarken ya sıçarken insanın aklına gelir." Bu deyimin yaratıcısı çok ince bir noktaya değinmiştir. Toplumsal etik ve ahlak kurallarına bir ömür maruz kalmış bilincimiz, bizim atfedilen konunun özünü görmemize engel olur, -tıpkı yüzbinlerce kalıpların engel olduğu gibi. Peki, nedir burada kast edilen şey? 'Koşmak'tan başlayalım: Koşmak, en mükemmel hareket dinamiklerinden biridir. Çünkü süreğendir ve aynı yerde durmak, takılı kalmak söz konusu değildir bu devinimde. Devamlı olarak bir akış, bir değişim ve enerji döngüsü söz konusudur. Kişinin düşünceleri, bedeninden doğar. Devamlı olarak kendini bir odaya kapatan insanın (haftalarca, aylarca, yıllarca), her gün düzenli olarak gördüğü, maruz kaldığı tek şey dört duvar olduğu zaman fikirleri ve düşünceleri de aynı şekilde durağanlaşır, bilinci bir hücreye dönüşür ve o hücrenin içinde, duvarlara çarparak kendisine geri döner. Bunun sebebi hareketsizliktir. 'Düşünceler, içinde bulunulan ortamdan, ...
Yorumlar
Yorum Gönder