MONSTER ANİMESİ - JOHANN LiEBERT ANALİZ
"Bakın bana! Bakın bana! İçimdeki canavar bu kadar büyüdü!.."
(bari bari, kuşa kuşa, baki baki, gokun...)
Bu dünyada ilk defa birini ve o birinin içsel motivasyonunu bu denli iyi anlayabildiğim için memnuniyet duydum. Johan karakteri, sanki asırlardır üzerimde kirli bir yapışkanlık gibi duran yalnızlığımı ve anlaşılmazlığımı ortadan kaldırmış gibi geldi bana. İlk defa bu duyguyu bu denli derin hissettim Johan'la...
Kimsenin hiçbir şekilde fark etmediği ve benim hayretle bunu gördüğüm ince bir ayrıntı bırakmak istiyorum Johann hakkında: İnsanlar, Johann'ın nasıl bu kadar vahşi olabildiğine anlam veremiyor. Tamam, insanları öldürmesi anlaşılabilir, ama peki ya çocukları intihara zerk etmesi?! Bunun sebebi aslında o denli basit ve o denli anlaşılabilir ki, insan hayretler içerisinde kalabiliyor. O basit sebep şu; Johann, kendisi de henüz küçücük bir çocuk gibi. Asla büyümemiş ve asla büyüyemeyecek bir çocuk Johann. Çocuklukla lanetlenmiş biri...
İnsanları öldürürken hiçbir şekilde kin beslemiyor olmasının yegane sebebi, küçük bir çocuğun saflığına sahip olmasından başka bir şey değil... Onun gözünde insanların hepsi oyuncak kadar basitler. Onun gözünde insanları öldürmek, küçük basit bir oyundan farksız. Koruyucu aileleri öldürmüyor, sadece sıkıldığı oyuncaklarını değiştiriyor. Ondan ötürü bu denli pişmanlık duymadan öldürebiliyor insanları... Çocukları intihara teşvik etmesine gelecek olursak: Yine aynı sebepten, yine çocuk olmasından. Bir çocuğunki kadar basit ve anlaşılmaz bir sebep... Johann, çocukluğu suistimal edilmiş ve mutluluğun ne olduğunu bikmemiş bir çocuk gibi. Bundan ötürü kızgın, çok kızgın. Ama bu öfkesini ifade etmeye gerek bile duymuyor, çünkü onu anlayabilecek kapasitede kimse yok... Herkesin bilinci, onunkine nazaran tek düze, sığ ve yavan. Bundan ötürü hiçbir zaman yaptıklarını açıklama gereği dâhi duymuyor Johann... Büyük ve soğuk bir yalnızlık...
Çocukları intihara teşvik etmesi konusuna dönecek olursak: Kendisi, çocukluğunu yaşayamamış ve bu erken gelen varoluşsal farkındalıkla lanetlenmiş olduğu için kızgın, çok kızgın bu duruma.. Bundan ötürü diğer çocukların güle oynaya büyümesine tahammül edemiyor. Yalnız bundan mı? Hayır. Aynı zamanda bu yaptığı, yalnızlığından kurtulma yollarından biri. Kendi lanetlenmişliğinin aynısını o çocuklara da yaşatarak aslında yalnızlığından kurtulmaya, çocuklar tarafından dâhi olsa da anlaşılmaya çalışıyor Johann bu yaptığıyla...
Neden büyükleri değil de çocukları buna teşvik ettiği sorusunun bir diğer cevabı da aynı; kendine denk gördüğü insanlar büyükler değil, asla büyükler olmadı. Büyükler arasında onun ilgisini çeken yalnız Dr. Tenma idi. Çünkü o da içindeki çocuk saflığını koruyabilmiş biri idi. Ona da "Sonun Manzarası"nı göstermeye çalışmasının altında yatan asıl sebep, büyüklerin arasında kendini anlayabileceğine ve onu yalnızlıktan kurtarabileceğine inandığı tek insan Tenma idi. Bundan ötürü asla onu öldürmeye yönelik bir teşebbüse yeltenmeyi düşünmedi bile!.. Çünkü onu anlayabilecek ve bu bozguna benzeyen yalnızlığını ortadan kaldırabilecek nadide bir insandı Tenma onun için.. Ah Johann, seni anlıyor olmak hem bir lanet, hem de bir lütuf. En yakın arkadaşım olmayı başarabildin zorlanmadan, olduğun kişi olarak. Şu an ki bilincime ulaştıktan sonra böyle bir şeyin neredeyse imkansız olduğunu düşünüyordum. Öyle ki, sırf beni anlaması için yarattığım "Sonya" karakterinin dâhi beni artık anlayamayacağına inandığım için "Savaş Günlükleri" kitabımı sonlandırdım bu bilince girdikten sonra...
Ah sevgili Johann... Sana sevgilerimden çok anlayışlarımı sunuyorum.. Çünkü senin sevgiden önce anlaşılmaya ihtiyacın var...bu yalnızlıktan kurtulmaya...
🙇
YanıtlaSilEyvallah adsız :)
Silhttps://youtube.com/shorts/KPYsTZQhnyU?feature=share ...
YanıtlaSilNeden "Sonya" adı ve neden "Koku" filmi?
SilKoan ...
SilKoan ...
SilBakıldığında her şey koandır, çünkü mantık ve doğru, birer safsatadır. Bu mantıksızlığa uygun olan mantıksız bir yanıt aramıştım. Ancak sanıyorum ki namevcut. :)
Sil