Şeytanla Savaşma Zorunluluğu

Benim büyük bir bilge olmaktan, büyük bir aydınlanma yaşamaktan, yüksek bir farkındalığa ermekten başka şansım yok bu hayatta sağlam kalabilmem için. Çünkü benim en kuvvetli hasımım içimdeki şeytandır. Ve yalnızca ona üstün olarak ondan korunabilirim. 
Eğer onunla ölümüne bir muharebeye girmez, etimin lime lime olmasını, kanımın oluk oluk akmasını göze almamı sağlayacak bir cesareti kendime zırh gibi kuşanmaz ve bu muharebeden muzaffer çıkmaz isem, benim, ölümünü sessizce ve boyun eğerek karşılayan bir kurbanlık koyundan hiçbir farkım kalmayacak. Ben şeytan ile savaşmayı bırakınca O da benimle savaşmayı bırakmayacak (çünkü onda bulunmayan tek şeyin adıdır merhamet.). Artık savaş diye nitelendirilen şey, bir meydan dayağına ve linç girişimine dönüşecek ve kanımın son damlasına kadar da durmayacak bu işkence.  Bu savaş, ben direniyorum diye savaştır. Keza savaş denilen bu şey, esasında bir direniş destanıdır. Ve yenildiğimde değil, direnmekten vazgeçtiğimde mağlup olmuş olacağım. 
Hiçbir zaman tam anlamıyla kabullenemediğim, her zaman kabullenmekten kaçtığım yazgım ile yüzleşmez ve 'büyük adam' olmaktan gerisingeri kaçarsam huzura tam anlamıyla hiçbir vakit ulaşamam. Yalnızca küçük mutluluklar ile kendimi tatmin etmek peşinde koşacak ve her defasında avuçlarımın bomboş kalmasından dolayı o mutlulukların mislince ızdıraplar tarafından cezalandırılacağım...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnızlık Tiradı

SIÇMANIN FELSEFESI